OKUL OLGUNLUĞU NEDİR?

Okula başlamak çocuğun hayatındaki önemli değişimlerden biridir. Çocuk ilk kez formal eğitime girmektedir. Okulda çocuğun öğretmenini takip etmesi, kurallara uyması ve bir plan dahilinde hareket etmesi gerekir. Buna ek olarak, çocuklar okuma-yazmayı ve çeşitli eğitimsel konuları öğrenmeye başlayacaktır. Çocukların ve ebeveynlerin hayatlarındaki bu önemli değişime uyum sağlayabilecek seviyede olması okul olgunluğu kavramını getirmektedir. Çocukların okula uyum sağlayabilme ve okuma yazma gibi becerileri öğrenebilmesi için belirli bir okul olgunluğu seviyesine gelmiş olmaları gerekir.

Okul olgunluğu çocuğun duygusal, bedensel, sosyal ve zihinsel olarak okula hazır olması demektir. Diğer bir deyişle okul olgunluğu, çocuğun okulda başarı sağlayabilmesi için belli bir gelişim düzeyine gelmesi anlamına gelmektedir. Bunun yanında, okul olgunluğu seviyesinin çocuktan çocuğa değişebileceği de unutulmamalıdır. Yaş, bedensel gelişim, bilişsel gelişim, dil gelişimi, duygusal yeterlilik ve okul öncesi eğitim okul olgunluğunu etkileyen faktörler arasındadır.

Okul olgunluğu seviyesi nelere bağlıdır?

  • Yaş: Anlayarak okuma alışkanlığını kazanacak olgunluk düzeyine ulaşılması altı yaş civarında mümkün olmaktadır. Bazı uzmanlara göre altı yaş kronolojik yaş (takvim yaşı) olarak ifade edilirken, bazı uzmanlar zihin yaşından söz etmektedir. Hatta altı yaşın da kesin bir yaş olmadığı söylenmektedir. Bu yaş seviyesinin 60 ve 66 aya kadar inebileceği gibi 78 aya çıkabileceği de kabul edilmektedir. Yapılan bir araştırmada, büyük yaş grubundaki (60-72 ay) çocukların küçük yaş grubuna göre (45-60 ay) okula uyum puanlarının daha yüksek olduğu ifade edilebilir. Diğer bir görüşe göre ise çocukların yaşları büyüdükçe davranış problemlerinin azaldığı, akran ilişkilerinin, sosyal becerilerinin ve okula uyumlarının arttığıdır. Fakat, yaş tek başına çocuğun değerlendirilmesi için yeterli bir ölçüt değildir.
  • Beden Gelişimi: Belirli bir yaşa erişmesinin yanında çocuğun bedensel durumunun ve sağlığının da iyi durumda olması gerekmektedir. Görme, işitme ve kas gelişimi açısından sıkıntı yaşayan çocuk, okulda yerine getirmesi gereken sorumlulukları yapamayacak ve erken bir başarısızlık durumu ile karşı karşıya kalacaktır. Bundan dolayı, boy, ağırlık, büyük ve küçük kas gelişimi, el-göz koordinasyonu, görsel ve işitsel algı gibi özelliklerin okula başlamada yeterli olgunluğa ulaşılmasında önemlidir. Parmak kasları yazma davranışının oluşmasında etkilidir. Yapılan çeşitli araştırmalarda 60-66 aylık çocukların parmak kaslarının yeterince gelişmediği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Bilişsel Gelişim: Çocuğun okula başlayabilmesi için önemli faktörlerden biri de zekâ faktörüdür. Zekâ; karşılaşılan problemlere çözüm bulmaya yarayan ve yeni durumlara uyum sağlanmasını kolaylaştıran yetenektir. Zekâ, kalıtımsal olarak doğuştan getirilen potansiyele göre yaş ile birlikte gelişim göstermektedir. İlköğretimin başında kazandırılan okuma-yazma becerisi için sınıflama, sıralama, dikkat, analiz ve sentez gibi bilişsel basamaklar gereklidir. Çocuğun zihinsel olarak yeterli olgunluğa erişmiş olması düşünce geliştirme, problem çözme, nesnelerin özelliklerini algılama, ayırt etme, olaylar arasında ilişki kurma, dikkatini verme ve sürdürme, yeni deneyimler elde etme ve verilen zihinsel görevleri yerine getirme gibi süreçleri kolaylaştıracak ve çocuk okula daha kolay uyum sağlayacaktır.
  • Dil Gelişimi: Dil, öğrenmede önemli faktörlerden birisidir. Çocuğun, hem sözlü hem de yazılı olarak kendisini anlatabilmesi gerekmektedir. Okul döneminde çocuk, etkin bir şekilde dinleme yapar ve başkalarıyla iletişim kurar. Dinleme ve konuşma davranışını etkili bir şekilde gerçekleştirebilen çocuk hem sosyal olarak hem de okuma-yazma becerisi kazanmada öne çıkmaktadır. Yaşına uygun olarak dil becerisi geliştiremeyen çocuk sosyal olarak ve akademik olarak çeşitli sorunlarla karşılaşabilmektedir.
  • Duygusal Alan: Okula başlama sürecinde çocuğun duygusal olarak kendini ifade edebilmesi ve belirli bir olgunluk düzeyine gelmesi gerekir. Dil alanı ile duygusal alan birbiri ile iç içedir. Çocuğun duygularını rahatça ifade edebilmesi, kendisini güvende hissetmesi, çevresindeki kişiler ile rahat bir şekilde iletişim kurabilmesi duygusal olarak sağlıklı olmanın göstergeleridir. Duygusal yönden sağlıklı ve dengeli bir gelişime sahip olan çocuk, okuldaki öğrenme sürecine katılmada zorluk yaşamaz. Bu da çocuğun kendisi hakkında olumlu benlik algısı ve özgüven geliştirmesini sağlamaktadır.
  • Okul Öncesi Eğitim: Yapılan araştırmalarda okul öncesi eğitim alan çocukların almayanlara göre okul olgunluğu seviyelerinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Okul öncesi eğitimde çocuğun duygusal, sosyal, bedensel ve zihinsel olarak gelişmesi amaçlanmaktadır. Okul öncesi eğitimde çeşitli araç, gereç ve zengin bir ortama maruz kalan çocuk ilkokula daha hazır olarak gitmektedir. Bu durum da ileriki okul yaşantılarını ve başarılarını olumlu etkileyecektir.

Not: Gelişimde bireyler arasında farklılıklar bulunmaktadır. Gelişimde kalıtım ve çevre iki önemli faktördür. Bireyler hem kalıtım hem de çevresel yönden farklılaşmaktadırlar. Bundan dolayı, her çocuktan aynı zamanda aynı gelişim görevleri beklenmemelidir. Okul başında, yaşanabilecek uyum sorunlarının tespit edilmesi, bu sorunlara çözüm yolları üretilebilmesi için önemlidir.