ÖĞRENME VE ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN ETMENLER

Öğrenme konusu insanın hayatında önemli bir rol oynamaktadır. Öğrenme, doğumdan itibaren başlayıp ömrün sonuna kadar sürebilen hayatın işlevi açısından önemli bir süreçtir. Öğrenme insana bilgi sağlayarak belirli konularda değerleri, inançları ve genel olarak da insanın hayata bakışını etkilemektedir.

Öğrenme, bilinçli veya bilinçsiz olarak etkileşimde bulunulan deneyimler sonucunda bireyde zihinsel, duygusal ve bedensel alanda meydana gelen değişimler olarak tanımlanabilmektedir. Diğer bir tanıma bakılırsa öğrenme, bilgi ve yaşantı sonucunda ortaya çıkan sürekli değişimdir. Öğrenme birden çok faktörden etkilenebilmektedir. Olgunlaşma, hazır bulunuşluk, bellek, dikkat, duygular, motivasyon ve çevre bunlardan bazılarıdır.

Öğrenmeyi etkileyen temel etmenler: :

  • Olgunlaşma: Olgunlaşma, öğrenme yaşantılarından bağımsız olarak vücut organlarının kendilerinden beklenen fonksiyonu yerine getirebilecek düzeye gelmesi için, kalıtımın etkisiyle geçirdiği biyolojik bir değişmedir. Olgunlaşma, zekâ ve yaş olarak iki açıdan ele alınabilir. İyi bir öğrenmenin olabilmesi için, bireyin o davranışı öğrenebilecek yaşa gelmiş olması gerekmektedir. Fakat, bazı kişiler yaş olarak olgunlaşmış olsalar bile öğrenemeyebilirler, çünkü zihinsel olarak yeterli olgunluğa ulaşamamış olabilirler. Zihinsel olgunluk, genel olarak zekâ kavramı ile açıklanır. Bundan dolayı zekâ ve yaş açısından belirli bir olgunluğa ulaşmamış bireylerden olgunluk düzeylerinin üzerinde davranışlar beklemek olumsuz durumlar ortaya çıkarabilir.
  • Hazır bulunuşluk: Olgunlaşma, bireye yaş ile birlikte artan yeterlikler sağladığı gibi, tek başına yeterli değildir. Örneğin, yazı yazmayı öğrenen öğrencilerin küçük kaslarının gereken olgunluğa ulaşmasının yanında yazı yazmayla ilgili ön öğrenmelere sahip olması ve yazı yazmaya istekli olması öğrenme sürecini olumlu yönde etkilemektedir. Bu da hazır bulunuşluk ile açıklanmaktadır. Hazır bulunuşluk, olgunlaşma ile birlikte bireyin tutumlarını, önceki öğrenmelerini, yeteneklerini, motivasyon seviyesini ve genel sağlık durumunu da kapsamaktadır.
  • Bellek: Bilginin hafızada depolanabilme ve yeniden bu bilgiyi kullanılabilme becerisi olarak tanımlanmaktadır. Öğrenilen bilgileri tekrarlama yeteneği olarak da açıklanabilir. Belleğin var olan deneyimler ile birleştirilmesi durumunda anlama sürecinin daha kolay gerçekleşebileceği belirtilmektedir. Araştırmalarda bir bilginin sık kullanımın beyindeki nöral ağları güçlendirdiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle belleğin kuvvetlendirilmesi ve öğrenmenin daha etkili gerçekleştirilebilmesi için öğrenilen bilgilerin sık sık tekrar edilmesi gerekmektedir.
  • Dikkat: Belli bir süre bir olayı ya da nesneyi düşünmeye odaklanma olarak tanımlanabilir. Bilginin öğrenilmesinde ve hatırlanmasında temel unsurlardandır. Birey, olaya veya nesneye biyolojik olarak belli bir dikkat göstermesi gerekmektedir. Aksi takdirde öğrenmenin gerçekleşmeyeceği ifade edilmektedir. Fakat insanların dikkat kapasitesinin sınırlı düzeyde olduğu ve bilgilerin sadece küçük bir kısmını belleğe aktarılabildiği unutulmamalıdır.
  • Duygular: Bellek ve öğrenme üzerinde duyguların etkisini gösteren araştırmalar bulunmaktadır. Goleman, yaşanan her bir olayda beynin kendiliğinden duygular ve düşünceleri birbirine bağladığını söylemiştir. Ve bu durumun da beyinde bilgilerin sınıflandırılmasını sağladığını savunmaktadır. Bununla birlikte, herhangi bir aktivite ya da olayın bir duygu ile eşleştirilmesi, beyinde o aktivite ya da olaya ilişkin hatırlamayı artıran kimyasalların salgılandığı da ileri sürülmektedir.
  • Motivasyon: Bir insanı belirli amaçlar doğrultusunda harekete geçiren güçtür. Motivasyon davranışın ortaya çıkmasında, yönetilmesinde ve sürdürülmesinde etkilidir. Motivasyon ve öğrenme kavramları yakından ilgilidir. Motive olmuş birey, öğrenme sorumluluğu alır, öğrenmekten zevk alır, öğrenmek için sürekli çaba gösterir.
  • Çevre: Beyin gelişiminde çevrenin önemli bir etkisi olduğu tespit edilmiştir. Çevre, yaşam boyu beynin gelişimini etkilemektedir. Çevrenin öğrenme sürecinde etkisi dikkate alınarak, öğrenme ortamlarının öğrenmeyi kolaylaştırıcı ve rahat biçimde düzenlenmesi gerekmektedir. Sağlık şartlarının yeterli olduğu, öğrencilerin düzenli beslenebildiği, güvenli, onlara geri dönüt sağlayan, her öğrencinin ayrı bir birey olduğunu dikkate alan, araştırma yapmasına olanak sağlayan ve nörobilimsel verileri öğrenme ortamına adapte eden çevre “beyne uygun zenginleştirilmiş çevre” olarak tanımlanabilir. Öğrenme ortamının beynin en iyi öğrenebileceği şekilde düzenlenmesi, öğrenme sürecinin kendiliğinden ortaya çıkmasını sağlayacaktır